Aile toplumun en küçük birimi ve temel taşıdır. Bireyler, ebeveynlerinden aldıkları genetik
özellikler ile dünyaya gelirler. Bireyin kişiliği doğumdan başlayarak tüm hayatı boyunca toplumsal
kurumlardaki yaşantılarla şekillenip gelişir. Birey olmanın başlangıç aşamasında anne babalar temel
belirleyici olarak ele alınmakla birlikte, ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumları birçok sosyal ve
çevresel etkenden daha önemli olduğu belirtilir. Ebeveynler, çocuğun sosyal, duygusal, davranışsal ve
zihinsel gelişimlerinde, kişiliklerinin oluşmasında temel bir rol oynarlar.
Ebeveynlerin çocuklarına yaşamlarının ilk yıllarında verdikleri sevgi ve yakınlık, kişinin temel
güven duygusu kazanabilmesinde önemli rolü vardır. Sağlıklı bir birey, sağlıklı bir aile ortamında
yetişecektir. Anne-babaların çocuklarına karşı benimsedikleri davranışlar onların kişiliklerine, benlik
algılarına ve çevrelerindeki insanlar ile olan ilişkilerine etkilemektedir.
Anne baba ve çocuklar arasında bir etkileşim olmakla birlikte özellikle yaşamın ilk yıllarında
çocukların kendilerine özgü tutum ve davranışlarının, henüz oluşmaya başladığı bir dönemde, ailenin
çocuklar üzerinde büyük ölçüde, biçimlendirici ve yönlendirici bir etkiye sahip olduğu bilinmektedir.
Çünkü aile yüz yüze ilişkilerde en güçlü, en yoğun olduğu birincil bir gruptur. Bu nedenle, ailedeki
disiplin anlayışının anne ve baba tutumlarının çocukların toplumsal ve ruhsal, özellikle de duygusal
gelişimlerinde önemli olduğu söylenebilir.
Anne ve babanın çocuğa verdiği sevgi kadar, olumlu davranışları kazandırma evresinde
uyguladığı denetim ve disiplinin niteliği de oldukça önem taşımaktadır (Yücedağ, 1994). Ebeveynlerin
disiplin anlayışı çocuğa istenilen davranışları kazandırma evresinde uyguladığı yaklaşım sayesinde
meydana gelir. Bu durumun aileler arasında değişiklik göstermesi de olası ve doğaldır. Ailenin kendi
çocukları için belirlemiş olduğu standartlar farklı olabileceği için standartları uygulama aşamasında da
kullandığı yöntemler değişiklik gösterecektir (Yılmaz, 2005).