Dikkat içinde pek çok farklı işlevi barındıran oldukça karmaşık bir yapıdır. Dikkatin çeşitli türleri ve her bir dikkat türünün de farklı işlevleri vardır. Günlük hayatımızda en çok ihtiyaç duyduğumuz bazı dikkat türleri şu şekildedir: Aktif Dikkat ve Pasif Dikkat
Pasif Dikkat: Kişi kendisine yönelen uyarana dikkat etmek için herhangi bir çaba harcamaz. Bu durumlarda kişi istemsiz olarak uyarana dikkat eder. Örneğin; çok parlak bir ışık, ani bir gürültü gibi.
Aktif Dikkat: Kişi istemli bir şekilde bir uyarana odaklanır. Bu dikkat türünde kişinin psikolojik ve fiziksek bir çaba harcaması gerekmektedir. Günlük yaşamda dikkat, bu tür dikkat için kullanılmaktadır.
Çocukların televizyon izlerken uzun süre dikkatlerinin dağılmaması, pasif dikkat; ders çalışırken çok kısa süreli dikkat vermesi ise aktif dikkat olarak değerlendirilebilir.
Seçici Dikkat: Özel bir noktada dikkatin odaklanmasını ifade eder. Algının seçici yönüyle ilgili olan dikkat, algının bir anda bir veya birkaç uyarıcıya yönelmesini, diğerlerini dışarıda bırakmasını ifade eder. Diğer bir deyişle, seçici dikkat, bireyin sınırlı sayıdaki duyusal uyarıcıyı bilgi işlemleme sürecinden önceliğine göre geçirebilme yeteneğidir. Bu uyarıcı bombardımanına tutulmayı engelleyen bir bilgi işleme sürecidir. Seçici dikkat aynı zamanda hedef uyaranın dışında kalan uyaranları da dışlayabilme (ketleme) yeteneğidir.
Değişen Dikkat: Bireyin dikkatini bir işten diğer bir işe yöneltebilme yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Bir başka ifadeyle bilişsel becerilerini farklı görevler arasında geçiş yaparak etkinliğin gerektiği şekilde kullanabilmesidir. Bu dikkat türünde kişinin dikkat odağını iki ya da daha fazla görev arasında değiştirebilmesi gerekir. Örneğin; yazı yazan bir çocuğun kalemi bıraktıktan sonra öğretmenini dinlemeye başlaması değişen dikkate örnek olarak verilebilir.
Bölünmüş Dikkat: Aynı anda birden çok görevi yerine getirebilme yeteneği olarak tanımlanır. Bölünmüş dikkatte kişi eşzamanlı olarak iki göreve birden odaklanmaktadır. Bir bakıma dikkati ikiye bölerek her iki göreve de dikkatini yöneltebilmektir. Böylece dikkatini bir durumdan diğerine kaydırılabilir veya bölebilir. Öğretmenin anlattıklarını dinlerken bir taraftan da not almak buna örnek olarak verilebilir.
Sürdürülen (Sürekli) Dikkat: Bireyin dikkatini koruyabilmesi ve etkinlik sürecinde gerekli tepkileri etkinliğin sonuna kadar verebilmesi, uyanıklık durumunun sürdürülmesidir. Bu tür dikkat motivasyon ile de yakından ilgilidir. Okul yaşamında, mesleki yaşamda ya da sosyal yaşamda üstlendiğimiz pek çok görev sürekli dikkat gerektirir. Bir kişinin sadece bir şeye dikkatini verebilmesi değil, asıl dikkatini o etkinlik ya da uyaran üzerinde koruyabilmesi önemlidir. Dikkati bir uyaran üzerinde sonuna kadar sürdürebilmek öğrenmeyi sağlamak açısından çok önemlidir.
Odaklanmış Dikkat: Bireyin dikkati dağıtan diğer uyaranlara rağmen dikkatini belli bir uyarıcıya odaklayabilme yeteneğidir. Bu dikkat düzeyinde sorun yaşayan bireyler hedef uyaranın dışındaki uyaranlar tarafından sıklıkla dikkati dağılan kişilerdir. Girilen bir sınav esnasında, dışarıdaki bir inşaat sesinden rahatsız olarak, sorulara konsantre olamamak buna örnek olarak verilebilir.
Duyusal mekanizmalarla kaydedilen bir mesajın, kısa süreli belleğe, oradan da uzun süreli belleğe aktarılıp aktarılmayacağı, dikkat sürecinin işleyişine bağlıdır. Gerçekten de organizma dikkat çekici bulduğu uyaranları eşleyerek, önce kısa süreli belleğe aktarır. Burada geçici olarak depolanan bilgiler, içsel yaşantı ve gereksinimlerle örtüştüğü oranda, ön öğrenmelerle yeniden örgütlenerek uzun süreli belleğe aktarılır. Başka bir anlatımla duyusal alana giren bütün uyaranlar, aynı kolaylıkla dikkat alanına girmez. Bir uyaranın dikkatle algılanması, organizmanın amaçları açısından uygunluk ve anlamlılık düzeyine bağlıdır.
Yaş ve zaman değişkenine göre dikkat performansını inceledikleri araştırmalarda yaş değişkeni ile dikkat performansı arasında bir ilişki bulmuşlar ve dikkat süresinin yaşa bağlı olarak arttığını bildirmişlerdir. Yapılan çalışmada 13 yaş hariç olmak üzere başarı skorunun yaşa bağlı olarak arttığı, 13 yaşında görülen düşmenin ise çocuğun ergenlik döneminde yaşanan fiziksel ve psikolojik değişimlerin bir sonucu olabileceği belirtilmiştir.
Yapılan araştırmalara göre; bir yaşındaki bir çocuğun lastik bir halka ile bir dakika yoğun bir şekilde oynayabildiği, altı yaşındaki çocuklarının işaretleme ödevlerinde 10 dakika süreyle çalışabildiği, 5-7 yaşlarında dikkatin devamlılığının 15 dakika olduğu gözlemlenmiştir. 7-10 yaşları arasında 20 dakika olduğu, 10-14 yaşları arasında ise 25-30 dakika dikkatin yoğunlaştığı bir çalışmayı yapabildikleri görülmüştür.
Kaynak:
•Öztürk, B. (1999). Öğrenme ve öğretmede dikkat. Milli Eğitim Dergisi, 144, 51-58.
•Şahin, M. (2013). Teorik ve pratik açıdan dikkat ve konsantrasyon. Bursa: Aile Akademisi Derneği.