Çocuk ve Oyun

Oyun, çocuğa kendini anlatma, yeteneklerini anlama ve dil, biliş, sosyal, duygusal, duyusal ve motor becerilerini geliştirmede, önemli bir olay olarak tanımlanabilir.

Oyunun Çocuğa Katkıları
Yeni doğan bebek kendi vücudu ile oynayarak, onları kullanmayı öğrenir. Çevresindeki nesnelerle oynamaya başlayan çocuk, onların işlevlerini öğrenir ve deneyimler sonucunda o işlevleri yerine getirebilme yetisini artırır. Ardından yaşamsal olayları taklit eden çocuk, o olaylarda deneyim kazanır ve onları daha iyi anlar. En sonunda ise oyununa kurallar koymayı ve onlara uymayı öğrenen çocuk, sosyal bir birey olarak, kendi başına toplumda yer almaya hazırdır.

Oyuncak Seçimi
Çok küçük çocuklar, renkli bir çıngırak gibi tüm duyularını uyaran oyuncaklardan hoşlanırlar ve bu oyuncaklar onların tam olgunlaşmamış duyularının gelişimine önemli katkıda bulunur. Yeni yürümeye başlayan çocuklar, farklı şekil ve boyutlardaki küpleri yerleştirme çıkarma oyunlarını severler. İki yaşlarındaki çocuklar, yeni kazanmakta oldukları bilek çevirme yeteneğini kullanıp, geliştirebilecekleri basit legoları diğer oyuncaklara yeğlerler. Okul öncesi dönemdeki çocuklar ise, yaratıcı yönlerini destekleyen her türlü nesneden ve resim yapmaktan hoşlanırlar. Bu açıdan bakıldığında görülür ki çocuk, içinde bulunduğu yaş döneminde edindiği becerileri geliştirecek olan oyuncaklara doğal olarak daha eğilimlidir. Çünkü aslında her yeni edindiği beceri, onun için bir oyundur. 1-2 yaşlarında tek başına oynayan ve diğer çocukları seyreden çocuklar, 2-3 yaşına geldiklerinde yan yana ve kendi oyuncaklarıyla ya da oyuncaklarını paylaşarak oynarlar. 3-4 yaşlarındaki çocuklar ise öykünme ve düş gücünü gösteren evcilik, doktorculuk veya kovboyculuğu yeğlerler. 4-5 yaşlarında oyunda iş birliğini keşfeden çocuk 5-6 yaşında tüm bu oyun deneyimini belirli kurallar üzerine oturtur. Yine 4-8 yaşındaki çocuklar oyun ve oyun arkadaşı seçiminde cinsiyet farklılıklarını gözeterek davranırlar.

Kaynak:
Egemen, A., Yılmaz, Ö., & Akil, İ. (2004). Oyun, oyuncak ve çocuk.